Kuruluşundan bu yana mimari, iç mimari ve restorasyon alanlarında ulusal ve uluslararası ölçekte ‘çok disiplinli’ çalışmalar yürüten, Baş Mimar Gencer Yalçın, Y. Mimar Dilşad Aslaner, Y. Mimar Bahar Yücel ve İç Mimar Efe Kağan Hızar’ın ortaklığındaki İstanbul merkezli tasarım ofisi Eğitim sektöründe 2010 yılından bu yana aktif olarak tasarım yapan, yurt içi ve yurt dışında yıllık ortalama 50.000 m² inşaat alanına sahip eğitim yapısı projesini hayata geçiren Studio Vertebra’nın Kurucu Ortağı ve Baş Mimarı Gencer Yalçın, ebeveynlerin okul seçiminde mekansal olarak dikkat etmeleri gereken unsurları şöyle özetliyor:
“Günümüz ebeveynlerinin çalışıyor olması, çocukların erken yaşta okulla tanışmasını gerektiriyor. Bu durum, okullara düşen sorumluluğu daha da artırıyor. Öğrenmeye en açık oldukları dönemlerde fiziksel olarak temas ettikleri eğitim yapıları çocukların hafızasında önemli bir yer barındırıyor. Bu anlamda okulların iç-dış ilişkileri doğru kurgulanmış yapılara sahip olmaları, çevreyle kurduğu kontrollü ilişki ile güvenli alanlar oluşturmaları, değişken mekanlarda akışkanlığın-geçirgenliğin sağlanması, çocukların okul alanında doğa ile ilişki kurabilmesi, okulla mekansal olarak doğru temas sağlayarak sahiplenme duygularının güçlendirilmesi gibi fiziksel, bilişsel ve duyuşsal şartların sağlanması, ebeveynlerin okul seçimlerinde dikkat etmesi gereken unsurların başında geliyor.”
Yurt dışında Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti ve Çad Cumhuriyeti’nde, yurt içinde ise başta İstanbul olmak üzere Yalova, İzmir, Kocaeli, Şanlıurfa, Amasya illerinde birçok eğitim yapısında imzası olan Studio Vertebra, mimari unsurların nitelikli eğitimde çok büyük etkisi olduğu belirterek, eğitim yapılarını diğer yapı tiplerinden ayıran temel farkın, tasarımının kullanıcılar yani öğrenciler etrafında şekillenmesi gerekliliği olduğunun altını çiziyor. Örneğin, okul öncesi eğitime yönelik mekanların kullanıcısı 3-6 yaş aralığı olduğundan, mekan kurgusunun bu yaş grubu çocukların fiziksel ve pedagojik ihtiyaçları çerçevesine ele alınmasının elzem olduğunu savunuyor. Mekan organizasyonları yapılırken, çevresel veriler (topografya, iklim şartları, yönelim vb.), eğitim yaklaşımı (kurumsal ilkeler, eğitim kuramı vb.), yapıda yer alacak büyük hacimler (konferans salonu, spor salonu vb.) ve eğitim kademelerinin sirkülasyonlarının doğru işleyişi, Studio Vertebra’nın eğitim yapıları tasarımlarındaki ana parametrelerini oluşturuyor.
Kentle ve doğayla doğru ilişki kuran okul tasarımları…
Tüm projelerinde olduğu gibi eğitim yapılarını tasarlarken de projeyi kentsel ölçekte ele almayı tercih eden Studio Vertebra mimarları, bölgenin ihtiyaçlarını, yönelimini, varsa yerel bağlamını mutlaka göz önünde tutuyor. Örneğin, Urfa’da tasarladıkları okullarda avlu kullanımları, gölge alan oluşumları ve iç – dış ilişkilerin geçirgenliği tasarımda önemli olan unsurlar olarak öne çıkmış. Kocaeli’de yaptıkları bir okul projesinde ise hedefledikleri nokta, projenin kentle kurmasını istedikleri ilişki olmuş. Bu bağlamda, tasarımda bu fikri güçlendirecek şekilde atölye ve konferans salonuna yer verilmesi, okulun bu mekanlar üzerinden kente açılarak çevresiyle hibrit bir ilişki kurmasını sağlamış.
Genel olarak her projedeki tasarım yaklaşımı yerelin bağlamına göre değişse bile, Studio Vertebra’nın ortak tasarım kriterleri olan mekansal şeffaflık, çeşitlilik, esneklik, akışkanlık ve değişkenlik gibi kavramlar eğitim yapıları projelerinde de ön plana çıkıyor. Ayrıca proje bütününde peyzajın yapı ile doğru ilişki kurması da Studio Vertebra için eğitim yapılarının tasarımında olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.
Güncel olarak Şanlıurfa Yükseliş Koleji, Halkalı Uğur Koleji ve İzmit Nadide Okulları projelerinin tasarımını üstlenen Studio Vertebra’nın Kurucu Ortağı Gencer Yalçın, geçmişten günümüze eğitim yapılarındaki değişiklikleri ise şöyle özetliyor:
“Teorik eğitim ile başlayan süreç günümüzde performansa yönelik eğitimle desteklenmeye başladı. Bu da eğitim yapılarında laboratuar, atölye gibi tecrübeler yaşanacak mekanların oluşmasına sebep oldu. Bunun yanı sıra eğitim yapıları geçmişteki bilgi yükleme misyonunun ötesinde birçok sosyal ve kültürel aktiviteyi de bünyesinde barındıran yapılar haline geldi. Okulun eğitim yaklaşımına bağlı olarak değişkenlik gösteren tiyatro – konferans salonları, havuz alanları, buz pisti, bale – dans birimleri, kulüp odaları gibi mekanlar eğitim yapılarının birer parçası olmaya başladı.”
Mimarinin her alanında olduğu gibi, eğitim yapılarının da kullanıcılarının, yani öğrencilerin ve eğitmenlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için dünyadaki ve ülkemizdeki gelişimlere göre değişip dönüştüğünü belirten Yalçın, çocukların günümüzde artık sokakta ya da mahallede yeterli zaman geçirememelerinin ve dış ortamla ilişkilerinin azalmasının, erken yaşta okulla buluşmalarında etkin rol oynamaya başladığını belirtiyor ve ekliyor: “Bu durum da okullarda paylaşımın, aktarımın, etkileşimin yoğunlaşması gerekliliğini doğuruyor. Bu bağlamda geleceğin eğitim yapılarının da bu değişimlerle çağdaş, teknolojiye açık, takım çalışmalarına olanak tanıyan, rahat ortamların sağlandığı, esnek yapılar olarak hayata geçeceğini öngörüyoruz.”